18 Mayıs 2012 Cuma
Masumiyet Müzesi
PTT Müzesi
29 Nisan 2012 Pazar
Şahane Misafir
Şahane Misafir
28 Nisan 2012 Cumartesi
Lüküs Hayat
19 Nisan 2012 Perşembe
31. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ
MUTLULUĞA BOYA BENİ (LE TABLEAU)
Fransa, 2011 yapımı Mutluluğa Boya Beni: Yönetmen Jean-François Laguionie. Laser altyazılı bu güzel canlandırma filmde, tastamam'lar, yarım'lar ve eskiz'ler bir tablonun içinde yaşamakta, boyanmışlıklarına göre belirlenmiş hiyerarşinin sıkıntısını çekmekteyken, içlerinden bir kaçı tabloyu tamamlaması için ressamı bulmaya yola düşerler. Senaristin yaklaşmakta olan Zamanların Sonu'nda deneyimleneceğini düşündüğü bir üst boyuta geçişi çağrıştıran, -dikeyde ve yatayda- tablolardan tablolara geçerek yaptıkları yolculuğun bir yerinde boyalar ve fırçalar bulurlar. Sonunda biri, daha az zahmetli olduğu için artık manzara resimleri yapmakta olan ressamı deniz kıyısında bulur, kısa bir sohbet sonrası yine yola koyulur; bu kez amacı ressamı kimin boyadığını bulmaktır.
Le Point dergisinin “Yılın en yaratıcı ve şiirsel Fransız filmlerinden biri” diye nitelediği Mutluluğa Boya Beni (Le Tableau), iktidara dair en güzel sorgulardan birinin örneğini sunarken, sınıfsal, etnik fark etmeksizin tüm ayrımcılıkların köküne bir soru işareti bırakırken, animasyon türündeki en muhalif işlerden birinin bu kadar naif bir dili olması, gerçeklik, gerçeğin ötesi gibi fazlasıyla felsefi kavramları da ele alan filmin en önemli avantajlarından biri haline geliyor.
Film uzun zamandır izlediğim en iyi animasyondu. Her detayı beni büyüledi. İnsan her karede ayrı bir metafor buluyor ve ben nasıl bunu düşünemedim dercesine kıskanıyor.
EKÜMENOPOLİS (UCU OLMAYAN ŞEHİR)
“İstanbul Film Festivali tarihinde Ulusal Yarışma'ya katılan ilk belgesel olan 'Ekümenopolis' 'büyüme yalanı' altındaki İstanbul'un neo-liberal politikalarla nasıl bir yıkıma gittiğini gözler önüne seriyor. Gökdelenler, gecekondular, tüneller, köprüler, tarihi binalar arasında dolaşan kamera İstanbul'un geleceği ve İstanbul'a sahip olanlar hakkında çok şey söylüyor. Hep söylediğimiz gibi Emek Sineması'nın kapatılmasının nedeni de, gökdelenlerin AVM'lerin çoğalmasının nedeni de aynı çünkü” şeklinde özetlenen film, İstanbul’daki kentsel dönüşüm hareketleri ve mekansal ayrışma üzerinden temellendirilmiş. Fakat bana çok fazla didaktik ve tek yönlü geldi. Anlattığı herşeye sonuna kadar katılmama rağmen şeytan olarak sunulan karşı tarafa biraz daha söz verilmeli bence.